Gökçe Genel Sorumlu
Mesaj Sayısı : 167 Yaş : 29 Nereden ? : İstanbul Gaziosmanpaşa Türkçe'ci misin ? Türkche'ci misin ? : Türkçeci Türkçenin Sendeki Önemi Nedir ? : Hayatımızın anlamıdır Türkçe. Kayıt tarihi : 05/01/09
| Konu: Fazıl Hüsnü Dağlarca C.tesi Ocak 10, 2009 10:33 am | |
| 1914 yilinda Istanbul'da dogdu. Kuleli Askeri Lisesi'ni ve Harp Okulu'nu bitirdi (1935). 1950 yilinda kendi istegi ile ordudan ayrildi. Basin-Yayin ve Turizm Genel Müdürlügü'nde, Çalisma Bakanligi'nda Is Müfettisi olarak çalisti (1960). Istanbul Aksaray'da Kitap Kitabevi'ni kurdu, yönetti. Türkçe adli bir dergi çikardi (1960-1964). Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyesiydi. Yavaslayan Ömür adli ilk siiri 1933'te Istanbul dergisinde çikti. Aile, Ataç, Çagri, Devrim, Inkilapçi Gençlik, Kültür Haftasi, Türkçe, Türk Dili, Türk Yurdu, Varlik, Vatan, Yeditepe, Yücel, Yenilik, Yön, gibi dergi ve gazetelerde siirlerini yayimladi. Siirlerinde magara devri insanlarindan günümüz insanina dek insanin, iç ve dis dünyasini benzersiz anlatimiyla isledi. Ilk yapitindan baslayarak Türk siirine yepyeni bir anlam, kavrayis ve ses getirmistir. Siirimizin en verimli sanatçisidir, siirini sürekli olarak yenileyen özelligi ile Türk Siirinin Ses Bayragi nitelemesine deger görüldü.
ÇOCUK KUŞ
Bir kuştu, Allı allı bir kuş. Her tüyüne bir çiçek bağladılar Uçmadı o.
Bir kuştu, Mavili mavili bir kuş. Her tüyüne bir boncuk bağladılar Uçmadı o.
Bir kuştu, Yeşilli yeşilli bir kuş. Her tüyüne bir çocuk kordelası bağladılar Uçtu o.
--------------------------------------------------------------------------------
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok, Ben orada ölecegim. Kimse görmesin ne kadar güzel, Ayaklarim, saçlarim ve her seyim.
Ölüler namina, azade ve temiz, Meçhul denizlerde balik; Müslüman degil miyim, hasa, Fakat istemiyorum, kalabalik.
Beyaz kefenler giydirmesinler, Sizlamasin karanligim havada. Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayim, Ki bütün azalarim hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez, Benim kainatlardan uzakligimi. Yikamasinlar vücudumu, yikamasinlar, Çilginca seviyorum sicakligimi...
--------------------------------------------------------------------------------
RAHATLIK
Sen büyüdüğün vakit çocuğum, Yine çiçekler açacak dallarda. Dallarda açan çiçekler gibi, Yine çocuklar uyuyacak masallarda.
Sen büyüdüğün vakit çocuğum, Yine uykular havuzda dibe gidecek. Havuzlarda kaybolan uykular gibi, Yine çocuklar mektebe gidecek.
Sen büyüdüğün vakit çocuğum, Yine göklerden mavi gölgeler inecek yere. Toprağı nurlardıran mavi gölgeler gibi, Yine çocuklar gülümseyecek, askerlere.
Sen büyüdüğün vakit çocuğum, Yine meltemler geçecek denizlerden. Denizlerden geçen meltemler gibi, Yine çocuklar olacak, rahatlık veren.
--------------------------------------------------------------------------------
SİNCAP
Şu ağacın tepesinde Var bir sincap Ceviz kırar, yemek arar.
Her gün göremem ki Saklar onu Anne yapraklar.
--------------------------------------------------------------------------------
YENİ ER
Savaş çıkmıştı Orduya aldılar onu Tüfek verdiler Mermi verdiler Süngü verdiler Bomba verdiler Gaz maskesi verdiler Tanımadığı adını bilmediği Bütün gereçleri verdiler Dağ başında gözcüydü o Aşağıda ırmak sanki bir gelin- Sanki bir kuş - yeryüzünde akan bir kuş Orman koyu yeşil - yeşil - açık yeşil Sanki bilgeler arası çağsal toplantı Ki mavi söylencelere benzemektedir Yarısı görünen göl İşte başaklar sallana sallana Sürezi yenilemekte evrensel bir devinim Hepsi bir severlik içinde sessiz Ötelere ulaşmaktadırlar kendi varlıklarından Baktı yeni er üstüne başına mırıldandı: Peki niye Bunca güzellklere karşı Böylesine çirkin giyinmek
--------------------------------------------------------------------------------
YÜZÜKOYUN
Yüzükoyun yatma diyor annem Yatar mıyım hiç, İster miyim Yüzümün Koyun olduğunu?
--------------------------------------------------------------------------------
BU ELLER MİYDİ
Bu eller miydi masallar arasından Rüyalara uzattığım bu eller miydi. Arzu dolu, yaşamak dolu, Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyaların aydınlık dünyacıkları Bu eller miydi hayatı o dünyaların. Altın bir oyun gibi eserdi Altın tüylerinden mevsimin rüzgarı.
Topraktan evler yapan bu eller miydi Ki şimdi değmekte toprak olan evlere. El işi vazifelerin önünde Tırnaklarını yiyerek düşünmek ne iyiydi.
Kaybolmuş o çizgilerden Falcının saadet dedikleri. O köylü çakısının kestiği yer Söğüt dallarından düdük yaparken...
Bu eller miydi kesen mavi serçeyi Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlık. Yorganın altına saklanarak Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrılmış sevgili oyuncaklardan Kırmış küçücük şişelerini. Ve her şeyden ve her şeyden sonra Bu eller miydi Allaha açılan !
--------------------------------------------------------------------------------
Çanakkale'de Ölüm
Sen ölüm, Evlerde pissin ama, Dağlarda iğrençsin.
Sen ölüm, Birinin adı silinir de, Adın geçer ancak.
Sen ölüm, Eli tutmaz olur da, gözü görmez olur da Tutarsın, görürsün oralarda ancak.
Sen ölüm, Ülkelerde kötüsün ya Ülkelerarası daha çirkinsin.
Sen ölüm, Sayrılıklardan sonra gelirsin peki, Şu dev gibi, şu dipdiri gençlerle işin nedir?
-------------------------------------------------------------------------------- | |
|
Oğuzhan Özel Üye
Mesaj Sayısı : 246 Türkçe'ci misin ? Türkche'ci misin ? : Türkçe'ci Türkçenin Sendeki Önemi Nedir ? : Vatanımızdır.. Kayıt tarihi : 09/01/09
| Konu: Geri: Fazıl Hüsnü Dağlarca C.tesi Ocak 10, 2009 10:51 am | |
| Çanakkale'de Ölüm şiiri dikkatimi çekti bir tek onu okudum diğerlerini de okurum.Paylaşım için sağol. | |
|
Gökçe Genel Sorumlu
Mesaj Sayısı : 167 Yaş : 29 Nereden ? : İstanbul Gaziosmanpaşa Türkçe'ci misin ? Türkche'ci misin ? : Türkçeci Türkçenin Sendeki Önemi Nedir ? : Hayatımızın anlamıdır Türkçe. Kayıt tarihi : 05/01/09
| Konu: Geri: Fazıl Hüsnü Dağlarca C.tesi Ocak 10, 2009 10:52 am | |
| Okumuş olmana sevindim. Önemli değil. | |
|