Gökçe Genel Sorumlu
Mesaj Sayısı : 167 Yaş : 29 Nereden ? : İstanbul Gaziosmanpaşa Türkçe'ci misin ? Türkche'ci misin ? : Türkçeci Türkçenin Sendeki Önemi Nedir ? : Hayatımızın anlamıdır Türkçe. Kayıt tarihi : 05/01/09
| Konu: AHMET HAMDİ TANPINAR C.tesi Ocak 10, 2009 10:31 am | |
| AHMET HAMDİ TANPINAR
23 Haziran 1901’de Istanbul’da dogdu. Baytar mektebini birakarak girdigi Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden 1923’te mezun oldu. Erzurum, Konya ve Ankara liseleriyle, Gazi Egitim Enstitüsü ve Güzel Sanatlar Akademisi’nde edebiyat ögretmenligi yapti, ayni akademide estetik ve sanat tarihi dersleri verdi. 1939’da Istanbul Üniversitesi’ne Yeni Türk Edebiyati Profesörü olarak atandi. Maras Milletvekili olarak 1942-1946 yillarinda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulundu. Bir süre Milli Egitim Müfettisligi yapti ve Güzel Sanatlar Akademisinde eski görevinde çalistiktan sonra 1949 yilinda Istanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyati Bölümü’ne yeniden döndü. Bu görevde iken 24 Ocak 1962’de Istanbul’da öldü.
BURSA`DA ZAMAN
Bursa`da bir eski cami avlusu, Mermer sadirvanda sakirdiyan su. Orhan zamanindan kalma bir duvar... Onunla bir yasta ihtiyar cinar, Eliyor dört yana sakin bir günü; Bir rüyadan artakalmanin hüzünü Icinde, gülüyor bana derinden, Sanki bir hatira serinliginden, Ovanin yesili, gögün mavisi, Ve mimarilerin en ilahisi...
Bir zafer müjdesi burda her isim, Yekpare bir anda gün, saat, mevsim, Yasiyor sihrini gecmis zamanin, Hala bu taslarda gülen rüyanin, Güvercin bakisli sessizlik bile Cinliyor bu gecmis zaman vehmiyle. Gümüslü bir fecrin zafer aynasi, Muradiye, sabrin aci mehvasi, Ömrümün timsali beyaz nilüfer, Türbeler, camiler, eski bahceler. Sanli menkibesi binlerce erin, Sesi arsa cikan hengamelerin Nakleder yadini gelen gecene... Bu hayalde uyur Bursa her gece: Her sabah onunla uyanir, güler Gümüs aydinlikta serviler güller Serin hulyasiyle cesmelerinin; Basindayim sanki bir mucizenin Su sesi ve kanat sakirtisindan, Billur bir avize Bursa`da zaman.
Yesli türbesini gezdik dün aksam; Duyduk bir müsiki gibi zamandan. Cinilere sinmis Kur`an sesini; Fetih günlerinin saf nes`esini, Aydinlanir gördüm tebessümünle... Isterdim bu eski yerde seninle Bas-basa uyumak son uykumuzu Bu sükün icinde... Ve ufkumuzu, Cepcevre kaplasin bu ziya, bu renk, Havayi doldursun uhrevi ahenk. Bir ilah uykusu olur elbette Ölüm bu tilsimli ebediyette, Belki de rüyasi eski cedlerin, Beyaz bahcesinde su seslerinin.
--------------------------------------------------------------------------------
YAGMUR
Uyu! gözlerinde renksiz bir perde, Bir parca uzaklas kederlerinden Bir ruh gülümsüyor gibi derinden. Meh-tabin ördügü saatler nerde?
Yarsin bahcelerde rüzgar gezinsin, Yagmur ince ince topraga sinsin, Bir baska alemden gelmis gibisin, Dalmis gözlerinle pencerelerde.
--------------------------------------------------------------------------------
BIR GÜN ICADIYE`DE
Bir gün Icadiye`de veya Sultantepe`de, Bir beste kanatlanir, birden oldugun yerde Bir kainat acilir, genis, sonsuz, büyülü, Bu günün rüzgarinda yikanan mazi gülü Dagilir yaprak yaprak hayalindeki suya Bir baska gözle bakarsin ömür denen uykuya.
Belki en hulyalisi duydugun masallarin O safak saltanati korularda dallarin Her ufku tek basina bekleyen eski camlar Bir sir gibi ömründen sizdirilmis aksamlar, Ardicla kestanenin her yillik macerasi Harap mezarliklarda ölülerin duasi Gelir ve tekrar dogar ölmüs sandigin aska Anlarsin ölüm yoktur gecen zamandan baska.
--------------------------------------------------------------------------------
ESIK
Bu yekpare akis, durgun, derinden... Her aynada yalniz kendi görünen Bu yüz ve sifasiz yüzü esyanin Kendi cevherinde mahpus bir anin Dagittigi dünya hep yaprak yaprak, Dalgin, unutulmus sesleri uzak Bir uykudan bana tekrar dönenler, Icimde, disimda hep ayni cember. Bin elmas parilti oyun ve halka Kücük ve hic degismez dalgalarla Bende bana mechul aksamlar yoklar. Gülen ve gömülen gölge ufuklar Acayip davetlerin rüzgarinda Her lahza yine kendi sularinda...
Uzakta, aya cok yakin bir yerede, Cilgin ve muhtesem harabelerde, Büyük sukutlarin firtinasi var. Mermer duvarlarda kirilmis sazlar, Cok genc ucusunda ve hangi hasin Yildiza gülerek carptigi icin Alninda bir siyah nokta geceden Kovulanlar isik bahcelerinden, Bu ciplak, ümisiz ve saf duada. Ve bir kadin beyaz, sakin büyülü Gögsünde kaniyan bir zaman gülü Mahzun bakislarla dinler derinde Olup olmamanin esiklerinde Garip telasini binlerce fecrin Ocaginda nezir güvercinlerin Hülyam o kivilcim ve kül yagmuru Cirpinir bu beyaz mahsere dogru. Ey hic sasmayan göz, büyük büyük atmaca Gölgesi günesin üstünde ucan Disi kuyrugunda ebedi yilan, Ve üstüste rüya. Bir ses yavasca, Bir ses, bin uykudan mahmur ve zengin Zümrüt usaresi maviliklerin Sularin üstünde arar kendini Yoklar, ömrün bütün sahillerini Cizgiler silinir, ufuk bir beyaz Cin Kasesi olur, toprak, yosun, saz Hep birden tutusur, narin kemerler Alevden sütunlar, altin mücevher, Ah bu cilgin yagma.. Orman catirdar Ve ciplak aynasi ufkun tekrarlar Büyük masalini aydinliklarin
El ele bir oyun bugün ve yarin Bütün pinarlara kostum cevap yok Tekrar bana döndü her attigim ok Her ciglik önümde tutustu yandi Tahtayi kurt oydu, tas yosunlandi, Yabani otlarla örtülü duvar... Ilhamli cehresi hilkatin sular Kac kere degisti önümde böyle, Birbiri ardinca gün ve mevsimle... Ve kac kere bahar güldü derinde Güllerin kanayan bekaretinde Taze gülüsüyle topragin suyun...
Tilsimli kadehi her susuzlugun Ey safakdan, sirdan, arzudan hayal Yildizlarin bize ördügü masal Kac kere yarattim tenhada seni Beyaz kollarini, sicak buseni... Bakisin, gülüsün nes`en ve hüznün Ay altinda bir gül nagmesi yüzün...
Evet cok bekledim, kac kere hazan, Dinc atlar kosturdu bos ufuklardan Yeleler alevli, agiz köpüklü, Bulutlar bir kanli hiddetle yüklü Gectikce batiya dogru önümden Zalim ümitlerle ürperirdim ben, Duyardim uzlette her an bir yeni Alemin yikilip devrildigini Cilgin mahserinde ses ve renklerin... Benden sor sirrini mesafelerin Benden sor benden dinle aksami... Rabbim bu sonsuzluk ve onun tadi... Bir ses yavasca der, birak yalvarsin, Hayat bu kapida.. ne cikar varsin, Nakislar gülmesin beyaz tasinda Ölüme benzeyen bu sonsuslugun Caglayan hayaller yeter basinda... Bir fikir, bir sekil dalinda olgun Agir sallanan hazan meyvasi, Gurbet, mendillerin cirpinan yasi, Yüzler ki bir uzak müjdeye benzer, Her türlü isiga kapanmis gözler, Her sey, hepsi gülen, susan, kamasan Rengiyle toplanir bende bu aksam Rüzgarla tarümar, mevsimle sarhos Gelir ta kalbimde dügümlenir...
Bos ve ümitsizdir aksamin hüznü Bu tenha cesmede bir an yüzünü seyredenler altin sazlar icinde Ruh muammasinin ürperisinde Kaybolmus sanirlar kendilerini... Birak bu tesadüf bahcelerini... Hakikat, cok uzak, karanlik, derin Bir dille konusur, büyük köklerin Toprakla ezelden karismis dili, Geceyle ölümdür asil sevgili Bu ikiz aynada toplanir yollar Karanlik yaratir, ölüm tamamlar. Kacalim seninle biz de geceye Ölümün kardesi saf düsünceye... Yeter büyüsüne aldandigimiz Günesin..biraz da yalnizligimiz Kendi aynasinda gülsün, gerinsin Güvercin topuklu sükut gezinsin.
-------------------------------------------------------------------------------- | |
|
Oğuzhan Özel Üye
Mesaj Sayısı : 246 Türkçe'ci misin ? Türkche'ci misin ? : Türkçe'ci Türkçenin Sendeki Önemi Nedir ? : Vatanımızdır.. Kayıt tarihi : 09/01/09
| Konu: Geri: AHMET HAMDİ TANPINAR C.tesi Ocak 10, 2009 10:45 am | |
| Şiirlerin hepsini okuyamadım ama okuyacam ilk şiir güzeldi. | |
|
Gökçe Genel Sorumlu
Mesaj Sayısı : 167 Yaş : 29 Nereden ? : İstanbul Gaziosmanpaşa Türkçe'ci misin ? Türkche'ci misin ? : Türkçeci Türkçenin Sendeki Önemi Nedir ? : Hayatımızın anlamıdır Türkçe. Kayıt tarihi : 05/01/09
| Konu: Geri: AHMET HAMDİ TANPINAR C.tesi Ocak 10, 2009 10:49 am | |
| Ben de seviyorum şiirlerini. Yorumlar için teşekkürler. | |
|